1937 yılında Merzifon’da dünyaya gelen Fevzi Ali Kan, öğrenimini tamamladıktan sonra 1954 yılında Ankara’ya gider. Talaşlı imalat konusunda eğitimli olan Fevzi Ali Kan, teknikerlik mezunu olduğu için çizim konusunda da yeteneklidir. Kısa süreli bazı işlerde çalıştıktan sonra Türk Traktör fabrikasına işçi olarak girer. Fevzi Ali Kan, Türk Traktör’de çalıştığı dönemde sipariş üzerine gaz ocağı memesi yapan bir makine yapar. Bir süre Türk Traktör’deki işinden artan zamanlarda, evinde bu makinenin yapımına devam eder. Askere gidip gelen Fevzi Ali Kan kendi işini yapmaya karar verir. Maddi gücü olan bir tanıdığıyla ortak olurlar ve 1958 yılında “Kan Makine” adıyla küçük bir dükkân kiralanır. İskitler’de tuttukları bu küçük dükkânda, bir revolver tezgâhı ile gaz ocağı memesi makinesi yapmaya devam ederler. Kısa süre sonra yavaş yavaş Türk Traktör’ün dışarıya yaptırdığı işleri alırlar. Bu dönemde Fevzi Ali Kan’ın kardeşi de Ankara’ya gelir ve o da ortak olarak Kan Makine’de çalışmaya başlar.
Türk Traktör’ün işleriyle hızla büyüyen “Kan Makine”, 1960’lı yılların sonlarına doğru 1000 metrekarelik yeni bir yere taşınır. Bu yeni yerde iş hacmi artan Kan Makine, başta Tümosan ve Otosan olmak üzere değişik traktör fabrikalarına otomotiv yedek parçaları yapmaya başlar. Bu dönemlerde firmanın 50-60 çalışanla üretim yaptığı dönemler olur.
1973 yılına gelindiğinde Fevzi Ali Kan ve ortağı ayrılmaya karar verir. Bu dönemde Fevzi Ali Kan ve kardeşi İstanbul’da çalışmaya karar verirler. İstanbul’a gelip yer bakarlar, fakat baktıkları yerlere paraları yetmeyince tekrar Ankara’ya dönerler. Ankara Yeni Sanayi’de 80 metrekarelik bir dükkân kiralayarak çalışmaya başlarlar. Kan Makine, bu yeni dükkânında da traktörler için yan sanayi üretimi yapmaya devam eder. Kısa süre sonra işler yine çoğalır ve hemen yanlarındaki dükkânı da kiralayarak çalışan sayısını artırırlar. İşler çoğalınca bazı işler dışarıya yaptırılmaya başlanır. Özellikle kaynak işleri dışarıya yaptırılır. Hatta Merzifon’daki eniştelere bile gazete arabasıyla parça gönderirler. Orada kaynakları yapılan parçalar yine gazete arabasıyla geri gelir. Yan sanayi işlerinin yoğun olduğu yıllarda firma bir dönem pres üretimi de yapar. 15-20 kadar pres yaptıktan sonra bu iş için ayrı bir yerde üç katlı bir bina yapılır. Fakat bir süre sonra pres işinden vazgeçilerek tekrar yan sanayi ve traktör parçası üretimine dönülür.
1980’li yılların başında Kan Makine’de ikinci kuşak da görev almaya başlar. 1966 doğumlu Gürcan Kan, liseyi birinci sınıfta bırakır ve babasının yanına gelerek çalışmaya başlar. Ağabeyi ile birlikte çocuk yaşlarından beri dükkânda olduklarını belirten Gürcan Kan, “Abim 1962 doğumlu. İkimiz de atölyede büyüdük. Babam okuyalım diye bize pek iş yaptırmak istemezdi ama biz işi severdik. Abim ODTÜ İşletme Bölümü mezunu. O mezun olduktan sonra hemen işletmeye gelmedi. Dışarıda uzun süre çalıştı. Ben liseye devam etmeyip dükkâna geldim” diyor.
Gürcan Kan’ın atölyeye gelişinden bir süre sonra amcası firmadan ayrılmaya karar verir. Bunun üzerine Fevzi Ali Kan, ortak bir dairedeki hissesini kardeşine satar ve bu parayla yeni bir üretim için kendine makine yapar. Yeni makineyi dükkânın giriş katına koyar. 5-6 ay kadar gündüzleri Kan Makine’nin işlerini yapar, akşam olunca gece 11-12’lere kadar bu yeni makineyle çalışırlar. Yeni makineyle birlikte pres ve kaynak türü parçalar yaptıklarını belirten Gürcan Kan, “Bugün yaptığımız biçerdöver yedek parçalarını o yıllarda Türkiye’de yapan yoktu. Almanya’dan ithal ediliyordu. Babam bu işi daha önce araştırmış ve amcama söylemiş, fakat amcam yapmayalım deyince o da bırakmış. İşi düzene sokmak için ustabaşımızla birlikte gecemizi gündüzümüze kattık. İş belli bir seviyeye gelince dükkânın şartları yetersiz kaldı. Hem yer dar geliyordu hem de fazla elektrik ihtiyacımız vardı. Böylece 1981’de OSTİM’de Ayrı bir dükkân tuttuk. Tabii biz buraya geldiğimizde OSTİM diye bir şey yoktu ortada. Her taraf çamurdu; yol, otobüs yoktu. Bir tane arabamız vardı. Babam arabayı aldığı zaman biz yaya kalırdık; biz aldığımız zaman babam. Bir müddet böyle idare ettik” diyor.
Fevzi Ali Kan, OSTİM’de dükkân tutar fakat dükkânda sadece kendi yaptıkları makine ve bir kaynak makinesi vardır. Ortak oldukları dükkândan hiçbir malzeme almazlar. Zaman içinde para kazandıkça gerekli makineleri alırlar. Kan Metal, yeni makinesiyle birlikte 1982 yılında batör laması imalatına başlar. O yıllarda Türkiye’de batör laması üretilmediği için fiyatlar oldukça fahiştir. Gelen malzeme de genellikle istendiği gibi gelmemektedir. Kan Metal batör laması imalatına devam ederken 1986 yılında Gürcan Kan askere gider.
Kan Metal batör laması imalatına devam eder fakat bu iş sezonluktur. Kuzey ülkelerinde hasat geç olsa da oralara ulaşmak ve pazara girebilmek zordur. 1990’lı yıllar Kan Metal’in ihracat yapmaya başladığı yıllar olur. İlk olarak Suriye’ye ihracat yaptıklarını belirten Gürcan Kan, “O zamanlar Suriye’den para çıkarmak yasaktı. Suriyeli bir alıcımız dükkâna gelir; ayakkabısından, pantolonun içinden para çıkarır, sipariş verirdi. Biz de acemiydik, nasıl ihracat yapılır, mevzuat nedir bilmiyorduk.
"Yavaş yavaş işi öğrenmeye başladık. Genel olarak Arap ülkelerine mal gönderiyorduk” diyor. Kan Metal yaz aylarında oluşan boşluğu 1993 yılında Tümosan’la yaptığı anlaşma ile doldurur. Tümosan yetkilileri Fevzi Ali Kan ile görüşüp, Türkiye’de yapılmayan bir parçayı yapıp yapamayacağını sorar. Numune alan Fevzi Ali Kan parçanın yapımı için çalışmalara başlar. Üretim için yeni bir hidrolik pres alınır fakat bu pres işi yapamaz. Bunun üzerine Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’ndan çıkma bir pres alırlar. Bu pres olumlu sonuç verir ve ilk numuneleri yaparak Tümosan’a götürürler. Numuneler kabul edilince yıllık 150 bin parçalık anlaşma yapılır.
Tümosan’ın siparişleri ve batör laması imalatıyla devam eden Kan Metal, 2005 yılında ilk kez yurt dışında bir fuara katılır. Hannover Tarım Makineleri Fuarı’na katılmaya karar verdiklerini belirten Gürcan Kan, ilk fuar tecrübelerini şöyle anlatıyor: “O zamana kadar hiç fuara katılmamıştık. Nasıl yapılır, edilir, bilgimiz yoktu. İnternetten form doldurup müracaat ettik. Bize bir yer olduğunu, beğenirsek katılabileceğimizi söylediler. Fakat biz nerenin beğenilip nerenin beğenilmeyeceğini dahi bilmiyorduk. Kapının önünün verseler beğenecektik. Abimle fuara gittiğimizde gözümüz korktu, abime ‘Bizim ne işimiz var burada’ dediğimi hatırlıyorum. Fuar çok büyüktü ve standımız da çok kıyıda köşede, kötü bir yerdeydi. Bir broşürümüz bile yoktu. Biçerdöver parçaları, iki lama, iki krank götürmüştük sadece. Fakat o halimizle bile müşteri bulduk. Fuara götürdüğümüz bir parçayı orada satın almak istediler. Gümrükçü ile konuştuk, ‘satabilirsiniz’ dedi. Adam fiyatını sordu, 350 Avro dedim. Tamam dedi parayı uzattı. Sadece beş Avro istediğimi söyledim. Nedenini sorduğunda, paranın önemli olmadığını parçayı beğenirse zaten yenisini isteyeceğini söyledim, ‘sen sadece siftah ver yeter’ dedim. O para hala cüzdanımda durur. Parçayı aldı gitti ve o adama sonradan epeyce iş yaptık.”
Kan Metal tüm tecrübesizliğine rağmen katıldığı bu ilk fuarda ilgi görür ve iş bağlantıları yapar. Bunun üzerine sektörüyle ilgili dünyanın bütün büyük fuarlarına katılmaya başlar. Yurt içi işlerde yaşanan durgunluk nedeniyle yurt dışı fuar ve ihracat çalışmalarına hız verdiklerini söyleyen Gürcan Kan, “Önümüzdeki dönemde yurt dışında bir satış ayağı kurmak istiyoruz. Bununla ilgili görüştüğümüz değişik firmalar var” diyor.
Kan Metal’in kurucusu Fevzi Ali Kan 2005 yılında hayata veda eder. Babasının çalışma hayatı boyunca her zaman işi önde tuttuğunu belirten Gürcan Kan, “Ben askerden döndükten sonra idari işlere fazla karışmadı. Para pulla ilgilenmezdi. Babam makine yapmayı, yeni bir şeyler yapmayı severdi. Seri üretimden ziyade yeni işler yapmak daha çok hoşuna giderdi. Planlamayı ve üretmeyi severdi. Planladıklarının belki onda birini yapmıştır. Kendine güvenirdi ve bizim de böyle olmamızı isterdi. Bir işi yapıp yapmamayı sorduğumda yapabilirsin veya yapamazsın demezdi, ‘Gözün kesiyorsa yap, kesmiyorsa yapma’ derdi. İlk fuarımıza birlikte gidecektik, fakat fuarı göremeden vefat etti” diyor.
2010’lu yıllar Kan Metal’de üçüncü kuşağın görev almaya başladığı yıllar olur. 1991 yılında dünyaya gelen Güray Kan, Kırıkkale Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü bitirir ve 2015 yılında aktif olarak firmada görev almaya başlar. 1995 doğumlu Koray Kan ise Çankaya Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü üçüncü sınıfta eğitimine devam ediyor. Bugün 1100 metrekarelik kapalı alanda batör laması ve sarsak krank üretimi ile faaliyetlerine devam eden Kan Metal otuzdan fazla ülkeye ihracat yapıyor. Üretimin %60’ını ihraç ettiklerini belirten Gürcan Kan, “Yıllara dayanan ilişkilerimiz ve kaliteli imalatımızla standart bir üretimimiz var. Fason iş yapmayız, sattığımız her üründe logomuz olur. Biz Kan Metal markasını buraya kadar getirdik. Bundan sonra firmanın nereye gideceğine üçüncü kuşak karar verecek” diyor.